TÜRKİYE’NİN EVRİLTİLDİĞİ YENİ SÜREÇ
DOĞRU OKUNMALIDIR
Türkiye’de yaşanan sürece herkes bulunduğu noktadan
bir isim koyuyor. Deyim yerindeyse “körün fili tarif etmesi” gibi. Kimisi “barış süreci” kimisi “İmralı süreci” kimisi “Kandil süreci”
kimisi “AKP’ye teslim süreci” vesaire diyor. Bu süreci başlattıran başta ABD
olmak üzere emperyal güçler değil mi? Bu güçlerin istekleri ne? Suriye, Irak ve
Libya’ya dönüşsün, İran’a müdahale koşulları oluşsun, Büyük Orta Doğu Projesi
kesintiye uğramasın. Peki bu coğrafyada mevcut gerçeklik üzerinden bu projenin
yürütücüsü kim? AKP. AKP’nin beklentileri ne? Önümüzdeki seçimleri ezici bir
çoğunlukla kazanmak, Sayın Tayip Erdoğan’ın başkanlık hayallerini
gerçekleştirmek, Suriye’de Esad düzeni yıkmak ki Tayip Erdoğan geleceğini
kurtarsın. Türkiye bölgesel güç olsun, Suni mezhebi Orta Doğunun hakimi, Sayın
Tayip Erdoğan da sözcüsü olsun.
İmralı ne diyor? 1999 yılında yargılandığı dönemdeki
savunmasında “Biz Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmete hazırız. Bizi yanınıza alın.
Bölgesel güç olalım.” Bu günkü mektuplarında ne diyor. Sayın Tayip Erdoğan’ın
Başkanlığına evet diyebiliriz. Anayasal eşit yurttaşlık, Demokratik Özerklik,
ortak resmi dil Türkçe ama ana dilde eğitim hakkı, bölgede İslam birliği v.s.
Her üç tarafın taleplerinin yaşam bulduğu eksende
sağlanan barış bu ülkede emeği ve alın teri ile yaşayan insanlara yani Türk’e
Kürde, laza, aleviye, süryaniye ve diğerlerine huzur ve mutluluk getirir mi?
Hayır. Çünkü işin özü emperyal amaçlara ve siyasal diktatörlüğe tekabül ediyor.
Peki tüm bu olumsuzluklara rağmen bugün ülkemizde
yaşanan bu sürece karşı çıkmak doğru mudur?
Hayır, çünkü bu ülke insanının kanına, gencecik insanlarımızın
yaşamlarına rağmen barışa ve barış umutlarına hayır deme lüksümüz yok.
Eleştirel tavrımızı öne çıkararak çıkar temelli taleplere karşı muhalif
sözümüzü yaşamın her alanında doğru önermelerimizle birlik söylemeliyiz. Körün
fili tarif ettiği noktadan çıkmalıyız. Bu sokak olur, tarla olur, fabrika,
okul, işyeri olur fark etmez ama süreci destekleyerek doğru rotaya girmesi için
tüm gücümüzü seferber etmeliyiz. Bu bizlerin tarihsel sorumluluğudur.
Adına takılmadan bugün yaşadığımız sürecin ülke
insanlarımıza anlatılması ve araştırma yapıp bilgi toplanması için AKP
tarafından iki komisyon oluşturuldu. Biri “Akil İnsanlar” ki sözüm ona sivil,
diğeri parlamentodan ki gerçek adı “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” her iki komisyon da sahibinin sesi. Ama ne
yazık ki bu komisyonlar süreç açısından ciddi önem arz ediyor. “Akil insanlar
Komisyonu” bağımsız ve tarafsız olmalıydı. Tüm taraflara gerektiğinde hayır
diyebilecek, tarafları eleştirebilecek, süreci bağımsız ve tarafsız
yönetebilecek yetki ve donanımı olmalıydı.Olmadı. Ancak bunun için mücadele
edilmelidir. “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” parlamentodan her partinin eşit
sayıda önereceği isimlerden oluşmalıydı. Çünkü komisyon parlamentoya bilgi veren
değil gerçekten hakikatleri araştıran bir komisyon olmalıdır. Ülkemizin geriye
dönük en az 35 yıllık tarihi ile yüzleşmesini sağlayacak araştırmalar
yapmalıdır. 12 Eylül zindanlarından günümüze kadar yaşanmış; işkenceleri,
gözaltında kayıpları, yargısız infazları ortaya çıkaracak ve muhataplarını
adalete teslim edecek nitelikte olmalıydı. Bu da olmadı. Ama bunun için de mücadele edilmelidir.
Tüm bu gerçeklikler karşısında Parlamentodaki CHP ve
MHP’nin durumu içler acısı. CHP baştan sürece kredi verdi ama parti içi
dengelerden dolayı kredisini geriye çekti. Şimdi Sayın Tayip Erdoğan’a cevap
üretmekle meşgul. Deyim yerindeyse tam bir siyasetsizlik örneği. MHP’nin tavrı
net. Sürece cepheden karşı. Barış istemiyor. Kendilerinin çözüm siyaseti ise
inkar ve imha politikasıdır. Bu durum onlar açısından anlaşılır bir durumdur.
Çünkü 30 küsur yıldır süren kirli savaş onların varlık nedenidir. Ancak sürece
muhalefet amacıyla düzenledikleri mitinglerde “Vur de vuralım, öl de ölelim”
anlayışı bu ülke insanı için felakettir. Böyle bir anlayışın kazananı olmaz.
Sadece arkasında yüz binlerce ölü, yetim ve dul bırakır.
ÖDP olarak bu sürecin argümanlarının %95’ine
katılmıyoruz. Ancak yaratılmış olan çatışmasızlık ortamını, kan ve göz yaşının
durmasını bizler 1990’lı yıllarda da 2000’li yıllarda da savunduk, bu günde
savunuyoruz. Sürece desteğimiz eleştireldir. Sürecin doğru aktörlerle, doğru
kulvarda yürümesi için mücadelemiz, eleştiri ve önerilerimiz devam edecektir.
Çünkü bizler şunu iyi biliyoruz. “En
kötü barış, en iyi ve görkemli savaşlardan iyidir.”
Hasan
KARAGÖZ
Keşan İlçe
Başkanı
Büyük Cami Mah. İnönü Cad. Eski
Adliye Binası K..1 No:11 Keşan
Tel/faks: 0 284 7418867
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder