İĞNEADA’YA NÜKLEER GİREMEYECEK
İğneada’ya Nükleer santral yapmak, longoz ormanlarını ve
yaşamı yok etmek demektir.
Türkiye’de üçüncüsü kurulması
planlanan nükleer santralin yeri İğneada olarak açıklandı.
Karadeniz'in tek doğal limanı
olan İğneada, 6 adet göl ve birçok akarsuyu ile doğal yaşamın önemli
merkezlerinden birisidir. 4 bin yıllık tarihi olan İğneada, dünyanın en yaşlı
sıradağları kadim Istrancalar, ormanlar, kuşlar, longoz, balıklar ve çocuklar;
termikle, nükleerle, taş ve maden ocaklarıyla, zehirli atıklarla tehdit
altındadır.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığı’nın resmi sitesindeki bilgilere göre, “İğneada önemli kuş göç yolları
üzerinde ve değişik bitki, hayvan türlerine yaşam alanı oluşturmasıyla yüksek
biyolojik çeşitlilik değerleri içeriyor. Türkiye kuş varlığını oluşturan 454
kuş türünden yarıya yakını (200’den fazla tür) yıl içerisinde İğneada'da
görülebilmektedir.”
İğneada’daki iki tarafı sit
alanı olan Longoz ormanları Amazon ve Kongo’dan sonra dünyadaki üçüncü Longoz
ormanıdır.
Tüm bu özel duruma rağmen
siyasi iktidarın buraya nükleer santralde ısrarcı olmasını anlamak zordur.
AKP’nin yeni liberalizm doğrultusunda uygulaya geldiği enerji politikaları bir
yandan ülke kaynaklarının talanına neden oluyor, diğer yandan da halkı enerji
yoksulluğuna sürüklüyor.
Nükleer Enerji Santrallerinin
enerji üretiminde yeri olmamalıdır. Çünkü nükleer enerji üretimi sonucu oluşan
radyoaktif atıkların yok edilmesi sorunu dünya ölçeğinde çözülememiştir. Dünya
gün geçtikçe radyoaktif atık çöplüğüne dönüşmektedir. Nükleer kazalar sigorta
edilemeyecek kadar büyük maliyetler içermektedir. Dolayısıyla, kârlar özel
sermayeye aktarılırken risklerin tüm maliyeti kamuya yüklenmektedir.
Ayrıca Nükleer Santraller
yapısı gereği yüksek güvenliğe ihtiyaç duymaktadır. Türkiye ise “Güvenlik
kültürü” oluşmamış bir ülkedir. Ülkemizde Nükleer Enerji Santralleri yetkililer
tarafından mutfak tüpü ile mukayese edilebilmektedir. Sahte imzalar ile ÇED
Raporu hazırlanabilmektedir.
Biz Özgürlük ve Dayanışma
Partisi olarak; üretenlerin yöneteceği Türkiye’de, ihtiyaç duyulan enerjinin;
1-Tüketim ayağının mutlaka
disipline edileceği,
2-Serbest piyasa koşullarında
oluşmuş enerji yapılanmasının ters yüz edileceği,
3-Enerji verimliliğinin ve
etkin kullanımın uygulanacağı,
4-İnsanın yaşadığı doğanın bir
parçası olduğunu unutmadan, iklim değişikliğini de dikkate alarak üretim
yapılacağı,
5-Yenilenebilir enerji
teknolojilerine sahip olunup, uygulamaya sokulacağı,
6-Enerjinin bir yaşam hakkı
olarak kabul edilip enerji yoksulluğuna son verileceği bir planlama ve uygulama
ile sağlanabileceği inancındadır.
7- Trakya’yı küresel sermayenin
hizmetine sunmak devletin görevi değildir. Anayasanın 56.maddesine göre herkes
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi korumak
devletin ve halkın görevidir.
Yaşam alanlarımızı bozan,
gezegenimizi yok olma riskiyle karşı karşıya bırakan, daha fazla kar
anlayışıyla her şeyi meta olarak gören, insan ve doğayı dışlayan, kurutan yok
eden kapitalizmdir. Dünya enerji şirketlerinin ve uluslararası sermayenin
işbirlikçisi AKP hükümeti de başımıza nükleer santralleri bela ediyor.
Çernobil faciasının üzerinden
29 yıl, Fukuşima faciasının üzerinden ise 4 yıl geçmiştir. Yaşananları dünya
âlem görmüş ve milyonlarca insan acıları yaşamıştır.
Bu nedenle enerji politikası
olmayan AKP’nin nükleer lobilerin çıkar kuyruğu peşinde ülkemize dayattığı
Nükleer Enerji Santrallerini ne İğneada’da ne de ülkemizin her hangi bir
istemiyoruz.
ÖDP Kırklareli İl Başkanı ÖDP Tekirdağ İl Başkanı ÖDP Edirne İl Başkanı
Mehmet AKSU Mehmet KAYMAK Nevzat ÇOLAK
Mehmet KAYMAK |
Mehmet AKSU |
Nevzat ÇOLAK |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder